Merkez: Cumhuriyet Meydanı
Saat: 14:42
Şehrin başkanı kürsüden halkına sesleniyordu: "Bu şehir zor zamanlar geçirdi ama bilesiniz ki bu zor zamanları her zaman olduğu gibi en nihayetinde atlatmış bulunuyor. Ama bir sorun var! Aziz halkım! Şehrin yakasına bir kene gibi yapışmış olan oluşumlar var! Biliyorsunuz! Kendilerini halkın yanında gösteren bu kendini bilmezler her yere sızmış, her yeri kontrolleri altına almışlar! Bizim işimiz bunları bu şehirden def etmek! Kolluk kuvvetlerimiz ve sizin yardımınızla bu işi en kısa sürede çözüme kavuşturacağımızı düşünüyorum! Saygıdeğer halkım sizlere güveniyorum!" Uzun uzun bu konuyla ilgili konuşuyor ve halkının sesleri de bu sırada bir yükselip, bir iniyordu. Sonunda yorgun bir şekilde sözlerini tamamladı.
Saat: 15:00
Şehir Başkanı Mirco Marcheschi kürsüden inip halkıyla selamlaşırken siyah limuzinine doğru ilerliyordu. Halkın arasından kurtulup, limuzinine sonunda ulaşmayı başardı. Ansızın bir şey oldu: Limuzinin arka kapısını açan korumasının önünden bir şey geçti gitti. Bu, bir mermiydi. Mirco Marcheschi kafasına yemiş olduğu mermiyle beraber yere yığıldı. Her şey bir anda oldu. Halk panikledi ve kaçışmaya başladı.
Merkez: Cumhuriyet Teşkilat Merkezi
Saat: 15:01
Başkomiser Bonaventura Pirone, masasında gazetesini okurken bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Kısa bir sürenin ardından teşkilat merkezinde bir koşuşturmacaya tanıklık etti. Kapıdan içeriye giren polis memuru: "Efendim, şehir başkanı bir suikaste uğramış. Durumu kritik." Başkomiser Banventura Pirone yerinden fırlayıp, telefonuna sarıldı; kahvesi gazetenin üzerine dökülse de pek umursamadı. Telefondan gelecek yanıtı beklerken polis memuruna bağırdı: "O BÖLGEYE HEMEN GİDİYORSUNUZ NE OLDUĞUNU ÖĞRENİYORSUNUZ! KOMİSER ERMES'E HABER VER HEMEN YOLA ÇIKIN!" Polis memuru koştura koştura başkomiserin yanından ayrılırken sonunda telefonun diğer tarafından yanıt geldi:
"Evet?"
"Sonunda halletmişsiniz?"
"Anlayamadım?"
"Siz değil miydiniz?"
"Yanlış numara..."
Saat: 14:42
Şehrin başkanı kürsüden halkına sesleniyordu: "Bu şehir zor zamanlar geçirdi ama bilesiniz ki bu zor zamanları her zaman olduğu gibi en nihayetinde atlatmış bulunuyor. Ama bir sorun var! Aziz halkım! Şehrin yakasına bir kene gibi yapışmış olan oluşumlar var! Biliyorsunuz! Kendilerini halkın yanında gösteren bu kendini bilmezler her yere sızmış, her yeri kontrolleri altına almışlar! Bizim işimiz bunları bu şehirden def etmek! Kolluk kuvvetlerimiz ve sizin yardımınızla bu işi en kısa sürede çözüme kavuşturacağımızı düşünüyorum! Saygıdeğer halkım sizlere güveniyorum!" Uzun uzun bu konuyla ilgili konuşuyor ve halkının sesleri de bu sırada bir yükselip, bir iniyordu. Sonunda yorgun bir şekilde sözlerini tamamladı.
Saat: 15:00
Şehir Başkanı Mirco Marcheschi kürsüden inip halkıyla selamlaşırken siyah limuzinine doğru ilerliyordu. Halkın arasından kurtulup, limuzinine sonunda ulaşmayı başardı. Ansızın bir şey oldu: Limuzinin arka kapısını açan korumasının önünden bir şey geçti gitti. Bu, bir mermiydi. Mirco Marcheschi kafasına yemiş olduğu mermiyle beraber yere yığıldı. Her şey bir anda oldu. Halk panikledi ve kaçışmaya başladı.
Merkez: Cumhuriyet Teşkilat Merkezi
Saat: 15:01
Başkomiser Bonaventura Pirone, masasında gazetesini okurken bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Kısa bir sürenin ardından teşkilat merkezinde bir koşuşturmacaya tanıklık etti. Kapıdan içeriye giren polis memuru: "Efendim, şehir başkanı bir suikaste uğramış. Durumu kritik." Başkomiser Banventura Pirone yerinden fırlayıp, telefonuna sarıldı; kahvesi gazetenin üzerine dökülse de pek umursamadı. Telefondan gelecek yanıtı beklerken polis memuruna bağırdı: "O BÖLGEYE HEMEN GİDİYORSUNUZ NE OLDUĞUNU ÖĞRENİYORSUNUZ! KOMİSER ERMES'E HABER VER HEMEN YOLA ÇIKIN!" Polis memuru koştura koştura başkomiserin yanından ayrılırken sonunda telefonun diğer tarafından yanıt geldi:
"Evet?"
"Sonunda halletmişsiniz?"
"Anlayamadım?"
"Siz değil miydiniz?"
"Yanlış numara..."