Yer: Yılan Yolu
Saat: 13:11
Hava: Yağmurlu
Bardan ayrılışın ile beraber yağmur yağmaya başlıyor; ama pek fazla sorun teşkil etmiyor çünkü sadece çişeliyor. Bir süre ilerledikten sonra yağmur, adımlarınla aynı orantıda yağışını sürdürmeye başlıyor. Yol boyunca evlerine koşturan insanların olduğunu görüyorsun, caddedeki arabaların hızlarını kesip, yavaşladıkları anlara tanıklık ediyorsun. Sokak hayvanları tüneyecekleri bir yer arayışına giriyorlar. Yol üstündeki esnafların dükkanlarının tentelerini açtıklarını görüyorsun. Bunların dışında yorgunluk göstermemek adına adımlarının hızını bir artırıp, bir azaltıyorsun. Tabelalar tabelaları kovalıyor; bir kaldırımda bir süre kadar yürüyor sonra diğer kaldırıma geçiyorsun; bu döngü birçok kez kendini tekrar ettiriyor gibi geliyor sana. Bir caddeyi atlatıyor sonra bir diğer caddeye çıkıyor yolun. Sonra tekrardan aynı şeyleri yapıyormuşsun gibi gelen aynı rutin düzen devam ediyor. Yol boyunca rastladığın insanların ve arabaların her biri birbirinin aynısı gibi geliyor sana. Şehir sanki aynılaşıyor...
Yılan Yolu'na geldiğinde ise köşeleri tutmuş gençleri görüyorsun. Yaklaşık olarak on kişiler. Her birinin arasındaki mesafe beşer metre kadar. Gençlerin dışında yolda iş tutmakta olan hayat kadınlarını görüyorsun. Her birinin hali işler acısı gibi görünüyor; üstleri perişan bir halde. Hayat kadınları seni fark ediyorlar ama yanına gelmekte biraz çekiniyorlar gibi görünüyor. Gençlerin ise yanına birileri gelip, birileri gidiyor. Uyuşturucu satımı yapıyorlar. Bunu anlıyorsun. İpsiz sapsız bir yol gibi görünüyor burası; hayat kadını aramayanlar ve uyuşturucu alımına gelmeyenler dışında neredeyse hiç kimse bu yola uğramıyor gibi görünüyor, oldukça ıssız ve tekinsiz bir yol burası. Torbacı gençlerden birisi gözlerini sana çeviriyor. Göz göze geldiğiniz anda ellerini cebine atarak, önüne bakmaya başlıyor. Senden çekiniyor gibi bir hali var. Bunu anlıyorsun. Ayakları ile elleri bir oyana bir bu yana gitmeye başlıyor. Bu sırada etrafına baktığında çevredeki diğer gençlerinde gözlerinin üzerine kaydığını görüyorsun. Ama hiç kimse sana çatmıyor, senin kalibrende değiller. Bunu biliyorlar gibi görünüyorlar.
Bu sırada bir polis aracının o gençlerden birinin yanına yanaştığını görüyorsun. Polisler ve gencin arasında bir uyuşturucu alışverişi olduğunu anlıyorsun. Bu alışveriş oldukça kısa sürüyor ve alışveriş tamamlanır tamamlanmaz polis arabası oradan oradan hızla uzaklaşıyor..
Saat: 13:11
Hava: Yağmurlu
Bardan ayrılışın ile beraber yağmur yağmaya başlıyor; ama pek fazla sorun teşkil etmiyor çünkü sadece çişeliyor. Bir süre ilerledikten sonra yağmur, adımlarınla aynı orantıda yağışını sürdürmeye başlıyor. Yol boyunca evlerine koşturan insanların olduğunu görüyorsun, caddedeki arabaların hızlarını kesip, yavaşladıkları anlara tanıklık ediyorsun. Sokak hayvanları tüneyecekleri bir yer arayışına giriyorlar. Yol üstündeki esnafların dükkanlarının tentelerini açtıklarını görüyorsun. Bunların dışında yorgunluk göstermemek adına adımlarının hızını bir artırıp, bir azaltıyorsun. Tabelalar tabelaları kovalıyor; bir kaldırımda bir süre kadar yürüyor sonra diğer kaldırıma geçiyorsun; bu döngü birçok kez kendini tekrar ettiriyor gibi geliyor sana. Bir caddeyi atlatıyor sonra bir diğer caddeye çıkıyor yolun. Sonra tekrardan aynı şeyleri yapıyormuşsun gibi gelen aynı rutin düzen devam ediyor. Yol boyunca rastladığın insanların ve arabaların her biri birbirinin aynısı gibi geliyor sana. Şehir sanki aynılaşıyor...
Yılan Yolu'na geldiğinde ise köşeleri tutmuş gençleri görüyorsun. Yaklaşık olarak on kişiler. Her birinin arasındaki mesafe beşer metre kadar. Gençlerin dışında yolda iş tutmakta olan hayat kadınlarını görüyorsun. Her birinin hali işler acısı gibi görünüyor; üstleri perişan bir halde. Hayat kadınları seni fark ediyorlar ama yanına gelmekte biraz çekiniyorlar gibi görünüyor. Gençlerin ise yanına birileri gelip, birileri gidiyor. Uyuşturucu satımı yapıyorlar. Bunu anlıyorsun. İpsiz sapsız bir yol gibi görünüyor burası; hayat kadını aramayanlar ve uyuşturucu alımına gelmeyenler dışında neredeyse hiç kimse bu yola uğramıyor gibi görünüyor, oldukça ıssız ve tekinsiz bir yol burası. Torbacı gençlerden birisi gözlerini sana çeviriyor. Göz göze geldiğiniz anda ellerini cebine atarak, önüne bakmaya başlıyor. Senden çekiniyor gibi bir hali var. Bunu anlıyorsun. Ayakları ile elleri bir oyana bir bu yana gitmeye başlıyor. Bu sırada etrafına baktığında çevredeki diğer gençlerinde gözlerinin üzerine kaydığını görüyorsun. Ama hiç kimse sana çatmıyor, senin kalibrende değiller. Bunu biliyorlar gibi görünüyorlar.
Bu sırada bir polis aracının o gençlerden birinin yanına yanaştığını görüyorsun. Polisler ve gencin arasında bir uyuşturucu alışverişi olduğunu anlıyorsun. Bu alışveriş oldukça kısa sürüyor ve alışveriş tamamlanır tamamlanmaz polis arabası oradan oradan hızla uzaklaşıyor..